Türkiye'de İstemezük Korosunun Siyasi Etkileri ve Demokrasi Sorunları

Türkiye'de İstemezük Korosunun Siyasi Etkileri ve Demokrasi Sorunları
Türkiye'de çok arsız bir 'istemezük' korosu var. Ne zaman ülke için olumlu bir adım atılsa, ilk karşı çıkanlar bu grup oluyor. Barajlar, köprüler ve doğalgaz gibi projelere karşı durmaları biliniyor. Ancak asıl sorun, dindarların, Alevi ve Kürtlerin sorunlarıyla yüzleşmeye yönelik her hamleye karşı çıkmalarıdır.
Bu durum, Türkiye'nin demokratikleşmesi ve zenginleşmesi için büyük bir engel teşkil ediyor. Özellikle, darbeleri tarihe gömecek sivil bir anayasaya karşı çıkmaları dikkat çekiyor. Bu gerçeği en net biçimde 'çözüm süreçleri'nde görmek mümkün. Geriye dönüp bakıldığında, rahmetli Özal'dan Erdoğan'a kadar bu sorunları çözmeye çalışan her liderin karşısına bu azgın azınlık çıkmıştır.
Çözüm Süreçleri ve Siyasi Engeller
Çözüm süreçleri, Türkiye'deki siyasi dinamikleri değiştirmeye yönelik önemli adımlardır. Ancak, bu süreçlerde karşılaşılan engeller, ülkenin demokratikleşme çabalarını zayıflatmaktadır. Örneğin, Başkan Erdoğan ve MHP Lideri Bahçeli'nin 'terörsüz Türkiye' çıkışları, terör örgütü elebaşı Öcalan tarafından karşılık bulmuştur. Bu durum, 'PKK'yı feshetme ve silah bırakma' çağrısıyla daha da belirgin hale gelmiştir.
Bu çağrılar, 'Bu çağrı etkili olmaz' gibi bahanelerle karşılanmıştır. Sırrı Süreyya Önder'in 'Öcalan'ın hiçbir şartı yok' açıklaması, bu sürecin ciddiyetini ortaya koymaktadır. Ancak, bu durum bile kötü niyetli kadronun hızını kesmemiştir. Siyaset üretmeyen CHP içinde yaşanan kaos, bu durumu daha da karmaşık hale getirmiştir.
Demokratikleşme ve Siyasi İlişkiler
Demokratikleşme süreci, Türkiye'nin geleceği için kritik bir öneme sahiptir. Ancak, bu süreçte yaşanan sorunlar, ülkenin siyasi yapısını olumsuz etkilemektedir. Örneğin, Halk TV'de Kürşad Oğuz'un programında, 'Hem Selahattin Demirtaş'ı içeride tutacaksın hem de demokratikleşmeden söz edeceksin' eleştirisi yapılmıştır. Bu durum, demokratikleşme sürecinin ne kadar karmaşık olduğunu göstermektedir.
PKK ve silahların devreden çıkarılması, bu sürecin önemli bir parçasıdır. Öcalan'ın PKK'yı feshetme kararı, bu durumu daha da belirgin hale getirmiştir. Ancak, bu durumu anlamayan bazı kesimler, hala eski kalıplar içinde kalmaya devam etmektedir. DEM Parti ile siyasi ilişki kuranların suçlanması, bu karmaşanın bir başka boyutunu oluşturmaktadır.
Sonuç ve Gelecek Perspektifi
Sonuç olarak, Türkiye'de yaşanan bu siyasi karmaşa, demokrasi eksikliğinin bir sonucudur. Başkan Erdoğan'ın 'toksik demokrasi' ifadesi, bu durumu özetlemektedir. Eğer CHP, bu gerçeği anlamış olsaydı, birçok sorun çok daha önce aşılabilirdi. Bu nedenle, Türkiye'nin geleceği için terörle ilişkilerin kesilmesi ve demokratikleşme sürecinin hızlandırılması gerekmektedir.
Belki de asıl sorulması gereken, CHP yönetiminin HDP veya DEM Parti ile ilişkisinde 'terörle ilişkinizi kesin' çağrısında bulunup bulunmadığıdır. Bu tür sorular, Türkiye'nin siyasi geleceği için kritik öneme sahiptir. Terörsüz siyaset günlerinin çok uzak olmadığı bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır.